DİĞER
"Mavi Anadolu içinde Azra Erhat’ı Balıkçı’dan ziyade Eyüboğlu’na yaklaştıran bir özellik, püritanizme varan ölçüde didaktikliğidir. Erhat, kitaplarını bir öğretmen edasıyla yazdığı gibi, okurunu da çok zaman öğrenci yerine koyar. Çalışkan öğrenci-titiz öğretmen ısrarı onda derin bir ahlakçılığa yol açar."
"Kurban yerine vampirin kendisiyle özdeşleşen Rice, bu yaklaşımıyla vampir geleneğini tersyüz etmiş ve gotik edebiyatı sonsuza dek değiştirmişti. 'Korku' artık canavarın dehşetinden değil, okurun kendi içindeki canavarı keşfetmesinden kaynaklanıyordu… Rice’ın fantastik edebiyata getirdiği yeniliklerden biri de aykırı ve uyumsuz doğaüstü karakterlerine anlayışla yaklaşmasıydı."
"Bir Zamanlar Anadolu'daki muhtar sahnesi her şeyin, filmin, hikâyenin, kurgunun, Komiser Naci’nin zanlıyı bu sefer gerçekten sorgulamasının, Savcı’nın kasıntılı devlet adamıyken Muhtarın köyüne sığınmasıyla dert dinleyen devlet görevlisi haline dönmesinin, Muhtar’ın siyasi emelleri için kulis çalışmalarının, Doktor’un zanlıyı kollamasının, Cemile gibi bir güzelliğin o köyde sıkışıp, orada yitecek olmasının ve bunlar gibi neredeyse filmde geçen her şeyin ortasında... Yani tam Anadolu’nun ortasında geçiyor bu sahne.
Anadolu Kültür, Arter, Sakıp Sabancı Müzesi ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı, basınla ilişkileri, kültür sanat gazeteciliğinden beklentileri ve mevcut durum üzerine sorularımızı yanıtladı
İki asırlık bir süreçte halk efsanelerinden gerçeğe, gerçeklerden kurguya vampirin nasıl bir dönüşüm geçirdiğini, akıl-inanç ikircikliliği üzerinden görürüz. Burada dönüşen sadece vampir değil, modern bireyin, uygar insanın doğaüstüne karşı tutumudur...
Nina Auerbach'ın dediği gibi, "Her çağ kendi ihtiyaç duyduğu vampiri benimser." Bu yüzyılın vampiri, şüphesiz insan toplumuna entegre olmanın yollarını arayan bir vampir...
Kurgusal vampir mitine kaynaklık eden folklorik vampirlerin kökenleri kadim çağlara dayansa da, dünyanın onlardan haberdar olmasını sağlayan gelişmenin, Balkan kırsalında filizlenen “18. Yüzyıl Avrupa Vampir Çılgınlığı” olduğu aşikârdır
Artık miadını doldurdu vampir. Onun çağı değil bu çağ. Vampirin altın çağı uzun ve görkemliydi. Ne var ki, bundan sonra ancak kurtadam ya da mumya gibi görülecektir, nostaljik bir sevgiyle yaklaşılacaktır kendisine...
Ölümsüzlük yalnızca kurmacada bir seçenek olarak var ve belki de bu yüzden, insan yaşlandıkça, vampir hikâyeleri gücünü toplayıp korkutma kudretini yeniden kazanıyor
Ortaya çıktığı dönemde "realist ve akılcı akıma karşı" doğan vampir anlatılarının bugün, 2018 yılında geldiği nokta gerçekten de şu soruyu doğrular nitelikte: Vampirlerin kanını nereye kadar emeceğiz?
Temelleri folklor ve mitlerle atılan vampirin ilk örnekleri çoğunlukla dişi yaratıklardır. Mesela Lilitu; farklı anlatıları olsa da çoklukla hastalık taşıyan, ayartan ve zarar veren dişi ruh– iblis olarak tasvir edilir...
Balkan coğrafyasında geceleri çığlık atarak mezarının civarında dolaşan ölülerin, talihsiz bir kaza sonucu öldükten sonra yaşayanlara hâlâ görünmeye devam eden gelinlerin hikâyeleri artık eskisi kadar yaygın olmasa da anlatılmaktadır
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık